14. Gün: Boudhanath

İçindeki İlahı Selamlıyorum

Boudhanath’daki ikinci günümüzde, kaldığımız misafirhanenin keşiş ve keşiş adaylarının kaldığı yurt bölümünün iç bahçelerini, ana binanın giriş katındaki tapınağı, meydandaki stupayı uzun uzun gezip fotoğraflar çekiyoruz.

İnsanlar güler yüzlü ve çok sakinler. Yüksek sesle konuşulduğuna bile tanık olmadık. Bir kere hariç; o da büyük ihtimalle yanındakini, her kimse -eş ya da ergen çocuk olabilir (farkı var mı!) gibi geldi bize- Türkçe azarlayan ve muhtemelen turist bir kadının meydandaki kalabalık içinden yükselen sesiydi. Kim olduklarını seçip göremedik ama duyduk! Kendilerine sabır dilemekle birlikte bu tip yolculuklara, elli yıllık falan değilse kadın-erkek çift olarak çıkmak belli ki riskli. Seyahatimiz süresince rastladığımız gezginlerin çoğunluğunu oluşturan orta yaş ve üstü kadınların ya zaten tek, ya çocuklar büyüdükten sonra özgürlüğünü ilan etmiş ya da eşini geride bırakıp seyahate çıkmış olması bir tesadüf olamaz herhalde! Solo gezgin kadınların çokluğu cesaret verici.

Hindistan’dakinin aksine burada korna çılgınlığı yok. Pazarlık konusu da Hindistan’dakinin tersine çok kısa sürüyor. Teklif ettiğin fiyata ya okey diyorlar ya da olmaz. Bir daha da fikir değiştirmiyorlar. Karın tokluğu konusunda çok bilgimiz olmasa da gözlerinin tok olduğu çok açık.

Sokakta karşılaştığımız insanların tipleri çeşitlilik gösterse de daha çok Tibetli gibiler. Birçok farklı coğrafyadan göç alan Nepal’de çoğunluk Burma-Tibet kökenliymiş. 123 doğal dilin konuşulduğu ülkede 130’un üstünde halk yaşıyor. “Resmî” din Hinduizm kabul edilse de azımsanmayacak sayıda Budist var. Turizm sloganları “Dünyanın Çatısı” olsa da bence burayı en iyi tanımlayan slogan “Barış Ülkesi” olurdu. Bugüne kadar kimlik değil ideolojik sebeplerden krallıktan cumhuriyete geçiş dönemi haricinde, birbiriyle ve çevreleriyle kavga etmeden barış içinde yaşamışlar. Hinduların Budist tapınağa gidip ibadet etmeleri gibi tam tersi de gayet doğal bir durum. Din, dil, etnik köken ayrımcılığı buralara uzak zihniyetler.

Newari dilini konuşan Newariler çoğunluğu oluşturuyor. Farklı coğrafyalardan ve farklı sınıflardan buraya göçen halk toplulukları yüzyıllar içinde ortak bir dil ve kültüre sahip olarak Nepal’in kurucu halkı Newarileri oluşturmuş. Bazı Hintçe kelimeler burada da kullanılıyor. Bunlardan en sık kullanılanı namaste. Merhaba anlamında kullandığımız namaste’nin kelime anlamı şuymuş: “İçindeki ilahı selamlıyorum”.

Büyük Stupa Meydanı, Boudhanath, Aralık 2018
Büyük Stupa, Boudhanath, Aralık 2018
El Dokuması Yatak Örtüsü Peşinde Nepal’de AVM

Hemşireyle Varanasi’de rastlayıp beğendiğimiz ancak Nepal’de üretildiğini öğrenince satın almaktan vazgeçtiğimiz el dokuması yatak örtülerinden arıyoruz. Aynısı bir yana benzerine bile rastlayamayınca bir dükkândaki tezgâhtara aradığımız şeyi tarif edip nerede bulabiliriz diye soruyoruz. Stupa Meydanı’nın dışında bir adres veriyor bize. Haritaya göre yarım saatlik yürüme mesafesinde. Turistik alanın dışına çıkıp biraz da kent içinde gezinmek için iyi bir fırsat diyerek toz duman içindeki yollardan yürüye yürüye verilen adrese gelince hayal kırıklığı içinde buranın bir alışveriş merkezi olduğunu görüyoruz. Belki bir sokak pazarı vardır umuduyla arka sokaklara dalıyoruz nafile. Birkaç kişiye sorduktan sonra verilen adresin gerçekten de alışveriş merkezi olduğunu öğreniyoruz. Buraya kadar gelmişken “Nepal’de AVM nasıl oluyormuş” görmek için isteksizce de olsa içeri giriyoruz.

Bizde şimdi ultra modernleri yapılanların ilk sürümlerinden. Yürüyen merdivenlerle çıkılan üç katlı çarşıda sayısı çok olmayan ama genişlikleriyle neredeyse bütün bir katı kaplayan mağazalar var. Sergilenen mallar, dünyanın her yerindeki AVM’lerde olduğu gibi tek düze; seri üretim, sentetik yatak örtüleri gösteriyorlar bize. Oyalanmadan dönüş yoluna geçiyoruz.

Yolda bir de organik pazar görüyoruz. Alt yapı sorunları olduğunun söylenmesine karşın elektrik ya da su kesintisine rastlamadığımız, üstüne internetin de ucuz ve yüksek hızda olduğu bu ülkede insanların doğayı koruma bilinçleri de yüksek. Doğayı kirletenler açık ara tüketici turistler. Nepallilerin Everest yollarından her sene düzenli olarak topladıkları plastik atıklar on binlerce tonu buluyormuş.

Budist Bayramı ve Manastırın Yatılı Öğrencileri

Yolumuz üstüne çıkan Budist tapınağın önündeki insan kuyruğu dikkat çekici. Beş gün boyunca devam edecek bir dini bayramın ilk gün ritüeli birazdan başlayacak. İç avluda büyük bir kalabalık toplanmış. Tören için düzenlenmiş alanda yüzlerce rahip ya da rahip adayı yan yana yere oturmuş. Ortada tören enstrümanlarının yerleştirildiği bir koridor var. Koridorun sonunda bir platformun üstünde de yüksekçe bir taht. Tahta kimse oturmamış. Koridorun sağında ve solunda iki öbekten oluşan keşişler grubunun yüzü bu koridora dönük. Bir kısmı turuncu, bir kısmı bordo cübbeler içinde. Koridorda bulunanlar diğerlerine göre daha yaşlı. Tören enstrümanları arasındaki dev gonglara vurup, yüksek sesle bir takım mantralar okuyorlar. İzleyiciler keşiş grubun gerisinde yerde oturuyor. En arkada sandalyede oturanlar da var. Bir süre izleyip çıkıyoruz.

Benzer bir tören, Stupa Meydanı’ndaki tapınaklardan birinde daha yapılıyor. Bu tapınak diğeri gibi açık alanda değil. İzleyiciler kapıda birikmiş, bizim gibi merakla içeriyi seyrediyor. Rahiplerin olduğu alanda sadece bir tane kadın seçebiliyoruz. Mantranın ritmine uyumla elindeki enstrümana vururken kendini kaptırmış, başını sağa sola sallıyor. Daha fazla kalmadan tapınaktan ayrılıyoruz.

Misafirhaneye dönünce, keşiş giysileri içinde, saçları kazınmış bir grup oğlan çocuğun bahçedeki masalarda oturduğunu görüyoruz. Neşe içinde önlerindeki patates kızartmalarını yiyip, içeceklerini içiyorlar. Çok sevimliler. Başlarındaki öğretmenleriyle yaptığımız kısa sohbet sonrasında bu çocukların, düşük gelirli ailelerin manastır okulunda burslu ve yatılı okuyan çocukları olduğunu öğreniyoruz. Keşiş giysisi içinde olsalar da dini eğitimden değil bakanlığın tedrisatıyla laik eğitimden geçiyorlarmış. Öğretmenleri, çocukların abur cubura meraklı olmasından çok memnun olmasa da onları ödül olarak buraya getirdiğini ve ne isterlerse onu yiyebileceklerini söylediğini anlatıyor. İstisnasız hepsi de patates kızartması ve gazozlu içecek istemiş. Aileleri böylesi bir mönüyü karşılayamayacak kadar yoksulmuş. Minik keşişlerin yemeklerini bitirdikten sonra bahçede kıkır kıkır gülerek koşmaca oynamalarını seyrediyoruz.

Cadde, Boudhanath, Aralık 2018
Budist bayram töreni, Boudhanath, Aralık 2018
Budist bayram töreni, Boudhanath, Aralık 2018
Budist bayram töreni, Boudhanath, Aralık 2018
Minik keşişler, Boudhanath, Aralık 2018
Minik keşişler, Boudhanath, Aralık 2018
Nepal’de Aralık Ayı

Güneş öğleden sonra üç buçuktan sonra etkisini yitiriyor ve hava hızla soğumaya başlıyor. Geceyle gündüz arasında sıcaklık farkı 20 dereceyi buluyor, gece eksiye kadar düşüyor. Yine de insanın içine işleyen bir soğuk değil bu. Aralık ayı akşamında alt kata tayt, üstüne ince şalvar, üstteki kalın olmak kaydıyla ayaklarda iki çift çorap, üst kata uzun kollu penye üstüne kısa kollu penye üstüne triko, en üste kalınca bir polar ve kafaya da yün bere bize gayet yeterli geliyor.

Hemşire akşam saati duş alacağı için resepsiyondan ücret karşılığı seyyar soba istiyoruz. Önünde durmadığın sürece pek işe yaramasa da gece soğuğuna karşı sobayı odada tutmak istiyorum. Bir gece evvel üşüdüğüm için pencere yanındaki yatağımı hemşirenin iç taraftaki yatağıyla takas ediyorum, o üşümemiş. Takastan sonra fark ediyorum ki meğer benim yatağın bir battaniyesi eksikmiş. Durumu resepsiyona söyleyince bu yanlışa inanmayan gözlerle karşılaşıyorum. Battaniyeyi alıp sobayı iade ediyorum. Danimarkalı olduğunu söyleyen ve konuşkanlığını bir gece önce restoranda fark ettiğim yaşlı bir adam araya girip: “İnsan birkaç günde soğuğa alışıyor” diyerek Danimarka’nın nemli havasından şikayet ediyor. Bir Danimarkalıyla “soğuk iyi de rutubet kötü” muhabbeti yaptığımıza inanamıyorum.

Misafirhanenin konukları arasında bu kişi ve bol ünlemle konuştuğunu duyduğum bir başkası dışında kimseden fuzuli söz çıkmıyor. Sade dış ve iç mimari bana çocukluğumda gittiğimiz yaz kamplarını hatırlatıyor. İşlevsel, ferah odalar, süsü püsü anlamsız aksesuarı, lüksü olmayan oturma alanları ve her yerden fışkıran bitkiler, çiçeklenmiş ağaçlar… Mekân içinde hissiyatını merak edip de oturup okuduğum, yazdığım ya da sadece durduğum birçok köşe keşfediyorum. Burada günlerce kalabilirim.

Büyük Stupa Meydanı, Boudhanath, Aralık 2018
Şamdanlar ve tereyağı mumlar, Boudhanath, Aralık 2018

About the author

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir